24 Ağustos 2007 Cuma

Eski filmler, eski artisler


Bilgiyaraın başına oturmuş çalışıyordum ki hemen yanımdaki küçük televizyonda oyanayn eski bir türk filmi dikkatimi çekti. Türkan Şoray ve Kadir İnanır başrollerde, müjdat Gezen de yan rolde. Daha adını bilmediğim ancak tanıdık ve şu anda hayatta olmayan birsürü oyuncu. Kafamı geri çeviremedim. İzlemeyi bırakamadım.
Türkan Şoray ne kadar güzel, Kadir İnanır ise tamamen farklı bugünkü görüntüsünden. Ancak Türkan Şoray inanılır gibi değil, taş bebek gibiymiş adeta. O saçlar pırıl pırıl upuzun, yüzünün tüm ayrıntıları elle çizilmiş gibi.

İster istemez bugünkü hali ile kıyaslıyor insan. Bu nasıl bir değişikliktir, insan bu filmlerini izledikçe ah nerede o günler, nasıl geldide geçti demez mi? O günlerde yapamadıklarına bugün yanmaz mı? O güzelliğinin ve gençliğinin kıymetini bilemediğine ah,vah etmez mi? Eminim eder, ediyordur da, ancak elden ne gelir bunun cevabını bilmiyorum. İşte Türkan Şoray ile karşılaştırdığımda belki onun şu anda izlediğim filmindeki gibi genç değilim ama, en azından onun şu andaki yaşından bir yirmi yaş daha gencim. Peki ben şimdi biliyormuyum içinde bulunduğum yaşımın değerini? Tabii ki hayır. İlerde belki ah vah etmek için bugünden zemin hazırlamak insanoğlunun yapısından kaynaklanıyordur, ne bileyim.

Hadi bugünün kıymetini bileyim, bileyim de ne yapayım. Çalışmayayım mı? Akşama kadar yatayım mı? Yoksa şu anda yaptığım bloğuma yazma işinden mi vazgeçeyim? Bunların hepsi benim isteyerek yaptığım şeyler. İsteyip de yapamadığımız şeylere belki odaklanıp, onları nasıl yaparız diye düşünmek lazım anlaşılan.

Herkes eninde sonunda yaşlanıyor. Her ne hayat yaşamışsa yaşamış, yaşlılık herkese göre. Bence önemli olan bu yaşlarında istediğini yapmış mı yoksa yapamamış mı?

Gönlünüzce yaşamanız ve gönlünüzce yaşlanmanız dileğiyle.

http://www.Europey.com editörü

Hiç yorum yok: